Basın emekçilerinin, 24 Temmuz’u ‘bayram’ olarak kutlamadıklarını ifade eden Çıladır, konuşmasında şunları kaydetti:
“Bugün Burada Basında Sansürün Kaldırılışının 111. yılını kutlamaktayız. Aksine uzun yıllardır, çeşitli darbeler yaşayan Ülkemizde, her darbe sonrası basın üzerinde yapılan baskılar, artık bu mesleği itibarsızlaştırmaya doğru götürmektedir. Bizler, halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlayan, yok sayan anlayışlara dur demeliyiz.
Basın emekçilerinin ‘bayram’ olarak kutlayamadığı yeni bir 24 Temmuz’da, devletten, medya sahiplik yapısından, aşırı ticarileşme ve tekelleşmeden kaynaklanan sansüre karşı direnen gazetecileri selamlarken; basın meslek örgütlerini de düşünceyi açıklama ve halkın haber alma hakkını sonuna kadar kullanma özgürlüğü için güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz.
100 yıl önce hakim olan kaba sansür yöntemleri, son yılların aşırı ticarileşen, tekelleşen ve sendikasızlaştırılırken RTÜK’leştirilen medya ortamında yerlerini daha ince sansür yöntemlerine bırakmıştır. Sansür, doğru demokratik tercih yapmaya ve düşünmeye engeldir. Son yıllarda 5 binden fazla gazetecinin işten atıldığı bir ülkede yaşıyoruz ve ne yazık ki gazetecilerin hiçbir iş güvencesi de yok. Temmuz ayında 6 gazeteci gözaltına alındı. 1 Gazeteci tutuklandı. 2 Gazeteciye soruşturma, 2 gazeteciye dava açılırken, 10 Gazeteci 62 yıl hapis ve 1 gazeteciye para cezası verilirken, Anadolu’nun çoğu yerinde gazeteler kapatılmaya başlandı.
Bugün ülkemizde 145 Gazeteci cezaevlerinde bulunuyor.
Ülkemizde son yıllarda yaşanan gazetecilerin itibarsızlaştırılması eylemleri (!) Siyasi baskılar, Büyük Holdinglerin ellerinde bulunan yandaş gazeteler ve gazeteciler yüzünden yaşanan küçülmelere devam edilirken, Hükümet tarafından TBMM'sine sunulması planlanan Basın İlan Kurumu'ndan ilan alan gazetelerin İcra ve Mahkeme Kararlarının Kaldırılmasına yönelik çalışma sonucu yukarıda belirttiğim; ‘Bugün 5 Bin Gazeteci İşsiz’ söylemine 10 Bin gazeteci daha eklenecektir.
Bizler zor şartlar altında bu mesleği icra eden, halkın sesi, kulağı, gözü olma uğraşı içinde iken, yaşadığımız sorunların giderilmesi yerine, daha da zor koşullara sürüklenmeye, itibarsızlaştırmaya çalışılan yığınlar olarak örgütsel gücümüzü birleştirmeli, daha da güçlü olmalıyız. Aksi halde basın bir kaç iş adamının, Hükümet Yanlısının (!) elinde, halkın temel sorunlarından uzak, yaşanılan olumlu-olumsuz eylemlerin kamuoyuyla paylaşımından uzak mecraya doğru yol olacaktır.
Dijital Dünya dediğimiz globalde yazılı basının yerini hızla internet haber portalları almaktadır. Ama ne yazık ki bu mecrada hem vatandaşın hem de gazetecinin hakkını savunacak bir kanun yoktur. Türkiye’nin en büyük haber portallarında çalışan meslektaşlarımız Sarı Basın Kartı’ndan muhaf tutulmakta, olumsuz bir durumda basın kanunundan değil ceza kanunundan yargılanmaktadır. Bunun için uzun süredir hazırlığı yapılan İnternet Medya Yasasının biran önce çıkarılmasını ve günden güne gelişen Türkiye’nin de artık bu konuda Dijital Dünya’ya ayak uydurması gerektiğine inanıyoruz.
Bugün 111. Yılını kutladığımız Basında Sansürün Kaldırılışı ve Basın Bayramı’nı kutlarken, Türkiye Cumhuriyetinin savunulması, özgür insanların yaşadığı baskısız, yargısız, ekonomik ambargoların (!) uygulanmadığı bir ülke olma mücadelesi içinde olmalıyız. Bu inanç ve düşünce içinde tüm zor günlerde, hep beraber olmak dileğiyle saygılar sunarım.”